YAZILI ANLATIM (ÜSLUP) TÜRLERİ
Duygu ve düşüncelerin belli amaçlar doğrultusunda, yazılı ya da sözlü olarak ifade edilmesine Anlatım (üslûp) denir. Anlatımı gerçekleştirecek kişi, her şeyden önce dil bilgisi ve imlâ kurallarına uymak zorundadır. Ayrıca, yazacağı ya da konuşacağı konunun içeriğine ve amacına uygun olarak bir anlatım türü seçmelidir.
Anlatımda ifadeler "açık, sâde ve duru" olmalıdır. Her yazar ya da konuşmacının kendine özgü bir anlatım tarzı, büyük deneyimler sonunda za-manla oluşur.
Yazılı ya da sözlü anlatımda kullanılan anlatım türleri şunlardır:
a. HİKÂYE ETME (TAHKİYE)
Olmuş ya da olması mümkün olayların yazı ya da konuşma ile hikâye edilmesine denir. Şu edebî türlerde kullanılır: Roman, hikâye, anı (hâtıra), gezi (seyahat), biyografi, otobiyografi, tiyatro, film senaryosu vb.
Bu anlatım türünde işlenen düşünce, olaylar içindedir ve her şey hare-ket hâlindedir. Yani, olayların akışı, zincirleme olarak gelişir ve hareket ögesi ile birbirine bağlanır.
(E. KANTEMİR, Yazılı ve Sözlü Anlatım, s. 217)
Hikâye etme, dört ana unsur üzerine kurulur:
(1) Olay (hâdise = vak'a)
(a) Giriş (serim)
(b) Gelişme (düğüm)
(c) Sonuç (çözüm)
(2) Kişiler
(3) Yer
(4) Zaman (Z. KORKMAZ - A. B. ERCİLASUN - İ. PARLATIR ve diğerle-ri, Türk Dili ve Kompozisyon Bilgileri, s. 189 - 190)
b. AÇIKLAMALI ANLATIM
Açıklama, öğretme amacıyla oluşturulan makale, deneme, fıkra, sohbet, eleştiri vb. edebî türlerde kullanılmaktadır. Her hangi bir konuyu geliştirmek ve anlaşılır duruma getirmek için açıklama türünü seçmek gerekir.
29 Ekim 1923 (Cumhuriyet'in ilânı) hakkında bir yazı yazmak gerektiğinde, bu anlatım türüne başvurulur. Burada, anlatımın açık ve kesin olması gerekir. Düşünce yazıları, bu anlatım türüyle yazılacağından kelimeler, sözlük anlamlarında kullanılmalı; süslü, sanatlı, mecazlı anlatışa yer verilmemelidir. (E. KANTEMİR, Yazılı ve Sözlü Anlatım, s. 226)
Açıklamalı anlatım türünde yazar, ele aldığı konuda okuyucusunu aydınlatmak, ona bilgi vermek amacını taşır. (S. SARICA - M. GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s. 301)
c. TASVİR ETME (BETİMLEME) YOLUYLA ANLATIM
Canlı ve cansız varlıkları en ince ayrıntılarına kadar tanıtmaya Tasvir (Betimleme) denir. Özellikle roman, hikâye, anı ve gezi türlerinde kullanılır.
Tasvir etme anlatım türü, belli bir konuda izlenim kazandırmak istendiği zaman kullanılır. Tasvir etme; varlıkların durumlarını, özelliklerini, kelimelerle resim çizer gibi anlatmadır ve okuyucunun gözleri önünde canlandırmadır. Yazar; ayrıntıların seçiminde çok dikkatli olmalı; varlıkları, birbirinden ayıran özellikleri bilinçli olarak saptamalıdır. (E. KANTEMİR, Yazılı ve Sözlü Anlatım, s. 224)
Esas olarak, iki türlü tasvir vardır:
(1) İnsan Tasviri (Portre)
(a) Fizikî Portre : İnsanın dış görünüşünü ortaya koyan tasvirdir.
(b) Ruhî Portre : İnsanın ruh özelliğini (sevinç, üzüntü, olaylar karşısındaki tepki, heyecan, korku, cömertlik, cimrilik vb. ruh ve kişilik durumları) ortaya koyan tasvirdir.
(c) Fizikî ve Ruhî Portre: İnsanın hem fizikî, hem de ruhî özelliğini veren tasvirdir.
(2) Eşya (Şeyler) Tasviri: İnsan dışındaki bütün canlı ve cansız varlıkların tasviridir:
Örnekler:
(a) Olay Tasviri
(b) Doğa Tasviri
(c) Hayvan Tasviri
(d) Bitki Tasviri
(e) Kültürel Değerlerin Tasviri
(f) Tarihî ve Mimarî Eserlerin Tasviri
(g) Yerleşim Merkezleri Tasviri (İl, ilçe, mahalle ve sokak) vb.
Tasvir yazıları, daha çok olaya dayalı (tahkiyeli) edebî türlerde bulunur. Örnek: Roman, hikâye, tiyatro eseri, film senaryosu vb.
Her hangi bir şeyi, etkili olarak tasvir edebilmek için özellikle gözlem yapmak gerekir. Tasvirde, tasviri yapılan olaylar, kişiler ve nesneler gerçeğe aykırı olmamalıdır. Ayrıca tasvirde, abartma (mübalağa), mecaz ve benzetme (teşbih) sanatlarına fazla yer verilmemelidir. Bu sanatlara yer verilmesi gerektiğinde gerçeklere uygunluk, ön plânda olmalıdır.
Tasvir etme anlatım türüne örnek:
"İğdelerin keskin bayıltıcı bir kokusu vardır. Antakya bahçelerindeki baygın kokuları aratmaz insana. Dallar arasında gizlenmiş, görünmeyen dudakların üflediği altın tozları gibi yüzümüze serpilir; gözümüzü, gönlümüzü doldurur.
...
İnsan, bu düş içinde zamanı unutur. İğde dallarından birini koparmış kokluyorsunuz, ama farkında mısınız? Kulağımıza uzaktan tatlı tatlı çıngırak sesleri gelir. Az önce yürüdüğümüz yollardan bir kervan geçer. Katırları, develeri, gül denkleriyle, ağır kumaşlarla, ipek halılarla mı gelir? Bu kervan, Hazar kıyılarından, Keşmir'den, Buhara'dan mı gelir? Bir zaman, kıtalar arası yollardan biri buralardan da bir kol vermiş. Bu çıngırak sesleri, sanki o çağdan gelir. Ama niçin bu kadar gecikmiş? Ta bu geceye kalmışlar?"
Selâhattin BATU, Ankara Geceleri
ç. ÖZLÜ ANLATIM (VECİZE)
Söyleyeni belli olan hikmetli sözlerdir. En zor anlatım türüdür. Herkes özlü söz (vecize) söyleyemez. Zengin bir bilgiye, üstün bir dil bilgisi yeteneğine ve kıvrak bir zekâya sahip olmak gerekir. Türk kültür ve edebiyatında binlerce özlü sözün varlığı kolayca söylenebilir. Bunların başında ise şüphesiz, önderlerin önderi özelliğine sahip Atatürk'ün söylediği özlü sözler gelir.
Örnekler:
* Bu memleket; tarihte Türk'tü, hâlde Türk'tür ve ebediyen Türk olarak kalacaktır.
* Ne mutlu Türküm diyene!
* Türk; öğün, çalış, güven.
* Tek bir şeye ihtiyacımız vardır. O da çalışkan olmaktır.
* Hayatta en hakikî mürşit; ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, dalâlettir.
d. TAHLİL YOLUYLA ANLATIM
Karakter tahlillerinde bu anlatım türüne başvurulur. Daha çok roman ve hikâyelerde kullanılır.
e. İSPATLAMA (KANITLAMA) YOLUYLA ANLATIM
Makale, eleştiri, fıkra, deneme gibi yazılı; konferans, münazara, açık oturum gibi sözlü kompozisyon türlerinde kullanılır.
f. KONUŞMALI ANLATIM
En az iki kişinin konuşması durumunda başvurulan anlatım türüdür. Tiyatro, roman, hikâye, görüşme (mülâkat) sohbet, açık oturum gibi edebî türlerde kullanılır.
g. MANZUM ANLATIM
Şiirlerde, manzum tiyatro eserlerinde, manzum destan ve masallarda kullanılan bir anlatım türüdür.
8 Mayıs 2008 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

0 yorum:
Yorum Gönder